26 Aralık 2013 Perşembe

The Innocents (1961)

Yönetmenliğini Jack Clayton'ın yaptığı The Innocents, Henry James'in "The Turn of the Screw" isimli kitabından uyarlanmış bir korku filmi.  Film Victoria Döneminde geçmekte ve konusu ise kısaca şöyle; Çocukları çok seven Miss Giddens, amcalarının himayesinde olan yetimler Flora ve Miles' ın bakımını üstlenmek üzere çocukların kaldığı malikaneye gider. Çok geçmeden Miss Giddens çocukların hareketlerinde gariplikler sezmeye başlar. Evin işleriyle ilgilenen Mrs. Grose'un anlattığı hikayeler de olaya eklenince Miss Giddens kendini garip olaylar ve zihin oyunlarının ortasında bulur. 



En sevdiğim korku filmlerinden biri olan The Innocents hakkında kötü bir şeyler söylemem çok da mümkün değil. Etkileyici karakterler, gizem, çocuklar da dahil olmak üzere muhteşem oyunculuklar, ürpertici atmosfer ve güzel bir hikaye. Bir korku filminden beklenen çoğu şeyi karşıladığını düşünüyorum. Film oldukça etkileyici ve orijinal. Filmdeki Miss Jessel karakteri ve ürkütücü O Willow Waly şarkısı filmin unutulmaz öğelerinden. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Filmin imdb puanı ise 7.8 .

15 Aralık 2013 Pazar

Una Lucertola Con La Pelle Di Donna - A Lizard in a Woman's Skin - Kabus (1971)

Çok severmişim gibi yine bir Lucio Fulci filmiyle buradayım :) Ülkemizde isabetli olarak Kabus ismiyle gösterime giren filmin konusu ise şöye; Carol Hammond gördüğü kabuslar nedeniyle psikoterapi görmektedir ve doktoru Carol' un kabuslarını analiz etmektedir. Rüyada işlenen bir cinayet gerçeğe dönüşünce katili bulma oyunu başlamış olur.


Öncelikle filmin çok sayıda fanı var, bu sebeple benim beğenip beğenmememin çok da bir önemi olmasa gerek. Bana göre başarısız bir giallo, katilin kim olduğu ve cinayetin arkasındaki motivasyon, filmin başından itibaren çok açık ve net bana göre. Kabus sahnelerini de başarılı bulmadım. Film görsellik anlamında da karakterler anlamında da sadece idare eder derecesinde. Alakasız bazı vahşet sahneleri size Fulci izlediğiniz hatırlatıyor. Giallo türündeki tüm filmleri izledim, bir bu film eksik kalmasın derseniz izlenebilecek bir film.

8 Aralık 2013 Pazar

Karuto - Cult (2013)

Kelimenin tam anlamıyla ''eğlencelik'' bir filmle karşınızdayım. Hem bayıldığım hem de hoşlanmadığım filmleri bulunan yönetmen Koji Shiraishi' in 2013 yapımı Karuto isimli filmini yakın zamanda izleme fırsatım oldu. Karuto'nun konusundan kısaca bahsedecek olursam; 3 aktris bir şeytan çıkarma olayını konu alan reality show'da görev alırlar. Şeytan çıkarmanın yapılacağı eve kızlarımız ve rahibimiz gelir, evin her yeri kameralarla döşenir ve olaylar gelişir :)


Film başından sonuna dolu dizgin ilerliyor. Olaylar olayları kovalıyor ve size hiç sıkılmadan izleyeceğiniz bir korku filmi sunuyor. Filmin konusu çok çok orjinal değil, Hasan Karacadağ'a esin kaynağı :) olan filmlerden biri sadece. Yine de konusunu küçümsememek gerekir. Oyunculuklar da fena sayılmaz. Found footage tarzı bir film için yeterli, sizi filmden koparmıyor. Filmin en güçlü yanı eğlendiriciliği ve düşmeyen temposu. Arkadaşlarla otursak da  bir korku filmi izlesek  fikri için biçilmiş kaftan. Imdb puanı is 5.2.

1 Aralık 2013 Pazar

The Brood (1979)

Bu bloğu aslında film yorumları bloğundan ziyade bir film tanıtım bloğu olarak görüyorum. Bu sebeple de elimden geldiğince farklı filmlere yer vermeye çalıyorum. The Brood da bu filmlerden biri. David Cronenberg' in çılgın filmi The Brood kesinlike şok etkisi yaratan ve uzun süre unutulmayan filmlerden. Filmin konusu ise kısaca şöyle;  Frank Carveth'ın eşi psikolojik tedavi görmektedir. Fakat eşinin tedavisini yürütmekte olan psikoloğun oldukça sıradışı yöntemleri vardır ve bu durum Frank'te şüphe uyandırmaktadır. Frank psikoloğun  yöntemlerini araştırmaya başlamışken eşinin ailesi ''garip'' çocuklar tarafından saldırıya uğrar. Frank ise tedavi ve çocuklar arasındaki bağlantıyı bulmaya niyetlidir.


The Brood korku, gizem ve bilim kurgu öğelerini birlikte barındıran bir film. Filmin en güçlü yönlerinden biri çok da fazla başkaca filmlere benzememesi. Gerçekten şok etkisi yaratan fikrinin yanı sıra muhteşem sinematografisiyle de göz dolduruyor. Filmdeki bazı ''vahşi'' sahneler uzun süre aklınıza kazınacak cinsten. Ürpertici çocuklar, acayip psikoterapi teknikleri ve 70'ler atmosferi, daha ne olsun ki :) Imdb puanı 6.8, bana göre uygun bir puan. The Brood kesinlikle şans verilmesi gereken filmlerden. 



25 Kasım 2013 Pazartesi

Mientras Duermes - Sleep Tight - Ölüm Uykusu (2011)

Ünlü [REC] serisi ve Fragiles'ın yönetmeni Jaume Balaguero'un Mientras Duermes isimli filmini oldukça merak ediyordum. Sonunda izleme fırsatı buldum. Açıkçası izlemeden önce filmle ilgili hiç bir bilgim yoktu ve hiç bir yorumu okumamıştım. Filmin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse; Cesar, asla mutlu olamayan ve mutluluktan tiksinti duyan bir apartman görevlisidir. Zevk duyduğu tek şey ise başkalarının yüzünde üzüntüyü görmektir. Bunu bazen küçük söz ve oyunlarla sağlar, ama bazen küçük üzüntüler ve oyunlar onun için yeterli olmaz. Cesar'ın görevlisi olduğu ve tüm kapı anahtarlarına sahip olduğu bir apartmanda yaşayan hayat dolu genç bir kadın olduğunuzu düşünün. Sizce ne kadar güvendesiniz?


Film orjinal bir kurguya sahip, diğer korku filmlerinden farklı olarak gizemli olayları yavaş yavaş görüp acaba bunları kim yapıyor demiyoruz. Zira yönetmen filmin en başında bize bu '' haltları'' yiyenin kim olduğunu zaten söylüyor. Bu nedenle filmde akıcılığı sağlayan yapanın kim olduğuna dair meraktan çok Cesar'ımızın yapacaklarının sınırına ait bir merak. Filmin geçtiği apartman, yan karakterler ve renkler oldukça etkileyici. Filmin en güçlü yanı ise ''iyi'' bir ''kötü''ye sahip olması. Uzun zamandır böyle rahatsız edici bir karakterle karşılaşmamıştım. Ben Cesar'ı çok sevdim!

18 Kasım 2013 Pazartesi

Don't Look Now - Karanlığın Gölgesi (1973)

Don't Look Now yaratıcı! bir çeviri neticesinde ülkemizde Karanlığın Gölgesi ismiyle gösterime girmiş. Her ne kadar bu isim ilk bakışta komik bir çeviri olarak görünse de aslında filmin kaderini ifade etmek açısından oldukça yerinde bir seçim olmuş. Çünkü bu muhteşem film maalesef gerçekten de karanlığın gölgesinde kalmış bir film :) Bundaki en büyük etkenlerden biri tabi ki The Exorcist'le aynı yıl gösterime girmiş olması. Gerçekten büyük talihsizlik. Filmin yönetmeni Nicolas Roeg film endüstrisinde yönetmenlik dışında da deneyimli bir usta. Don't Look Now yönetmeninin üçüncü filmi.
      

Filmin kısaca konusuna değinecek olursak; küçük kızlarının ölümüyle sarsılan Baxter çifti Venedik'te yaşlı iki kız kardeşle tanışırlar. Kardeşlerden biri psişik güçleri olduğunu ve çiftin kaybettiği kızlarının ruhuyla irtibatta olduğunu iddia etmektedir. Önceleri bu fikre sıcak bakmayan John Baxter da kızını ,ölmüş olduğu kırmızı yağmurluğuyla Venedik sokaklarında görmeye başlar.



Film izleyiciye adeta duyusal bir şölen sunuyor. Atmosferi, renkleri ve müzikleriyle bir İtalyan Giallosunu aratmadığını söyleyebilirim. Filmi izlerken adeta Venedik'i kokluyorsunuz. Heyecanlı takip sahnelerinde siz de kendinizi John Baxter'la beraber buluyorsunuz. Yönetmen bizi öyle güzel yönlendiriyor ki biz farkında olmadan algılarımızla oynayıp bizi de filmin içine çekiyor. Filmin gittikçe yükselen tansiyonu ve şok etkisi yaratan final sahnesi tüm övgüleri hak ediyor. Imdb puanı 7.4. Henüz izlemediyseniz bu filmi Karanlığın Gölgesinde bırakmamanızı öneririm.

15 Kasım 2013 Cuma

Carrie - Carrie: Günah Tohumu (2013)

Şu an vizyonda olan bu filmi dün izleme fırsatı buldum. Öncelikle filmin uyarlanmış olduğu ve Türkçe' ye '' Göz'' olarak çevrilen Stephen King' in romanını okumuş ve 1976 yapımı Carrie' yi izlemiş biri olarak elbette filme önyargılarla gittim. Filmin konusu is şöyle; Carrie White, annesi din ve günah konusunda takıntılı bir genç kızdır. Yetiştiriliş tarzı nedeniyle garip tavırlar sergilemekte ve gitmekte olduğu lisede sıkça alay konusu olmaktadır. Çok geçmeden Carrie telekinezi yeteneği olduğunu fark eder. Obsesif anne, arkadaşların dozu artan alayları ve Carrie' nin  cisimleri hareket ettirme yeteneği birleşince ortaya Carrie' nin ilginç hikayesi çıkıyor.


2013 yapımı filmde Carrie' nin annesi Margeret White' ı çok sevdiğim bir oyuncu olan Julianne Moore canlandırıyor. Açıkçası yeni Margaret White' ı eskisinden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Filmi 1976 yapımı filmle karşılaştırmak gerekirse Carrie ve Margaret karakterleri daha ayrıntılı geliştirilmiş fakat filmin kötülerinin kötülükleri üzerine çok fazla gidilmemiş ve seyircide kötülere karşı yoğun bir his oluşturulamamış diye düşünüyorum. Ayrıca filmin final sahnesi de ilk filme göre oldukça detaylı ve Carrie' yi daha iyi anlıyoruz.


Yeni Carrie Chloe Grace Moretz eski Carrie kadar ürpertici olmasa da oldukça başarılı bir Carrie portresi ortaya koyuyor. Maalesef remake filmlerin kaderi her zaman orjinaliyle karşılaştırılmaktır. Fakat 2013 yapımı Carrie' nin bu karşılaştırmadan yüz akıyla çıktığını söyleyebilirim. Imdb puanı 6.4, adil bir puan olduğunu düşünüyorum. Hala vizyondayken izlemenizi tavsiye ederim.

7 Kasım 2013 Perşembe

Sette Note in Nero - Seven Notes in Black - The Psychic (1977)

Sette Note in Nero 1977  yılı yapımı bir Lucio Fulci filmi. Film, olayları önceden görme yetisine sahip psişik bir kadının bir cinayetin sırlarını çözmeye çalışması üzerine kurulu. Virginia Ducci, İtalyan bir iş adamıyla evlenmiş Amerika' lı bir medyumdur. Duru görü yetisi onu  eşine ait evin duvarına gizlenmiş bir iskelete yönlendirir. Bu cinayetin sırlarını psikiyatristiyle birlikte çözmeye çalışırken duvardaki kurbanın kaderini paylaşıyor olabileceği ihtimali yavaş yavaş gün yüzüne çıkar.



Sette Note in Nero Lucio Fulci' den beklenmeyecek derecede mantık çerçevesinde ilerleyen bir film. Mantık dediysem diğer Fulci filmlerine göre tabi ki, yoksa Fulci' de mantık aranmaz.  Fulci filmlerinde aşina olduğumuz yoğun kanlı gore sahnelerin ve sürrealist hatta yer yer absürt yaklaşımların bu filmde yer almaması da sevindirici bir diğer detay. Film başarılı bir giallo olmakla birlikte, benim için en başarılı Lucio Fulci filmi. Film ismini giallo türünün bir çok örneğinde olduğu gibi olayların çözümlenmesinde büyük rol oynayan küçük bir detaydan, bir kol saatinin alarm müziğinden alıyor. Imdb puanı 6.9. Bu harika korku, gerilim ve gizem filmi  için oldukça düşük bir puan olduğunu düşünüyorum. Virginia rolündeki  ise güzelliğiyle filmin başından sonuna kadar bizi büyülüyor. İyi seyirler.

5 Kasım 2013 Salı

The Conjuring - Korku Seansı (2013)

Blogun ilk filmiyle herkese tekrar merhaba!

Öncelikli olarak bu filmi seçmemin sebebi yakın zamanda gösterimde olması. Filmin genç yönetmeni James Wan' in Insidious ve Dead Silence filmlerini izleyenler The Conjuring' in tarzını da az çok kestirebilirler. Insidious 2' yi beklerken yönetmen araya The Conjuring' i sıkıştırmayı uygun görmüş. Bir itirazımız yok. Filmin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse; bol çocuklu bir aile büyük olmasına rağmen nedeni bilinmeyen bir şekilde fiyatı makul olan bir eve taşınırlar. Olay 1971 yılında geçmektedir dolayısıyla lütfen aileye ''hiç mi korku filmi izlemediniz? Ucuz ve büyük evlerin lanetli olduğunu bilmiyor musunuz?'' şeklinde bir serzenişte bulunmayın :) Keza henüz o yıllarda The Amytiville Horror ve Poltergeist benzeri filmler vizyona girmemişti. Uzun lafın kısası aile eve taşınır ve olaylar başlar, ardından paranormal olayları araştıran bir çift aileye yardımcı olmaya çalışırlar. Biliyorum okurken fonda klişe.. klişe.. diyen bir ses size eşlik ediyor.

Hemen ümitsizliğe kapılmayın çünkü filmde sizi büyük sürprizler bekliyor demeyi gerçekten isterdim. Ama maalesef izleyiciyi pek de bir şey beklemiyor. Filmin artı yönleri görselliğin ve atmosferin tatmin edici oluşu, fakat hikaye ve kurgu anlamında çok da bir şey beklememek gerekli. Maalesef yönetmen yükselen tansiyonu başarılı bir şekilde bağlayamıyor ve filmin sonunda hayal kırıklığı yaratıyor. 7.6' lık imdb puanının oldukça şişirilmiş bir puan olduğunu düşünüyorum. Yine de çok büyük beklentiler içinde olmadan izlenebilecek bir film. İyi seyirler.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Deneme Bir-Ki

Herkese selam! Bu blogda -artık- korku filmleri olacak. Kısa ve net bir giriş oldu sanırım ama lütfen idare edin :) Amatör bir korku filmi izleyicisinin, amatör film yorumları... Siz bu satırları okurken ben tam arkanızda olacağım :D